Hayatta hepimizin dönüp baktığında “keşke” dediği anları olur. Bazı seçimlerimiz, bazı insanlara verdiğimiz değer, bazen de görmezden geldiğimiz işaretler, ben bunu nasıl farketmemişim dediğim günleri de eklemesem olmaz. Bunların her biri aslında birer öğretmendir. Kalbimizi inciten şeyler bile, ileride nasıl biri olmamız gerektiğini, nasıl devam etmemizi fısıldar bize. Tabii bunları fark edebilmekte bir meziyettir.
Ama bir noktadan sonra artık şunu öğrenmeliyiz:
Hayat geçmişe takılıp kalmak için değil, farkındalıkla ileriye yürümek için.
Zihnimizde taşıdığımız yükleri bırakmadan yeniye yer açamayız. Bir kapıyı kapatmadan yenisi açılmaz. Böyle bir hata yapıp yeni kapılar açar isek kapatmadığımız kapılar karşımıza tekrardan çıkacak demektir.
Bu yüzden kendimize dürüstçe şunu sormalıyız:
“Ben gerçekten yol almak istiyor muyum, yoksa sadece hatırlayıp üzülmeyi mi seviyorum? . ” İşte bu soru hayatımızın kritik dönüm noktalarından ilk adımı oluşturuyor.
Bazı yüzler silinmeli hafızamızdan, bazı duygular yıkanmalı içimizde. Çünkü biz artık o eski hâlimiz değiliz. Gelişmekte olan zamana ayak uydurmalı,
akıp giden zamanı boşa harcamamalıyız.
Her yaşadığımız, her düşüşümüz bize bir şey öğretti.
Artık daha bilinçliyiz, daha seçiciyiz, daha sakiniz.
Ve en önemlisi: Artık hayal değil, hakikat istiyoruz.
Hayat, seni daha iyilerine hazırlarken sen hâlâ geçmişin gölgesinde yaşıyorsan;
o geleceğe haksızlık ediyorsun.
Geçmişte ne yaşandıysa yaşandı. Kırıldın, inandın, kaybettin belki…
Ama unutma: Şimdi yeniden başlama zamanı.
Sana düşen tek şey, geçmişten aldığın derslerle daha güçlü bir sen olarak yola devam etmek. Yeni başlangıçlar için bazen o kağıtları buruşturup atmak gerekir üzerine tekrardan yazmaya çalışmak yıpratır. Yeni bir sayfa açıp yeniden bir rota oluşturmak hedefimizi, gayemizi belirlemek işimizi daha da kolaylaştıracaktır.
Unutma, farkındalıkla yürüyen insanın yolu, ne kendine ne de başkasına zarar vermez.
Ve bu da zaten huzurun ta kendisidir. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere esen kalınız :).